Bazen bir akşam yemeği, sadece yemek değil… Bir his olur. Eski Yer, Girne’de tam da böyle bir yerdi benim için. Sıcacık, samimi ve her şey tadında.
Masaya oturduğumuz anda zaten anladık doğru yerde olduğumuzu.
Başlangıçlar nefisti: Girit mezesi o kadar dengeliydi ki, ne fazla sarımsak ne fazla asidite tam kıvamında. Yoğurtlu semizotu buz gibi geldi, ferahlattı. Patlıcan ezmesi, köz kokusunu içine çekmişti. Mevsim salatası taptazeydi, öylesine konulmamış, gerçekten özenilmişti.
Ama en çok etkileyen: Deniz mahsullü börek oldu. Dışı çıtır, içinden gelen o deniz kokusu… Her lokmada başka bir tat, başka bir mutluluk.
Bir de çıtır patates vardı ki… basit gibi görünür ama hakkını vermek kolay değil. O kadar iyi kızarmıştı ki, her lokma “bir tane daha” dedirtiyordu.
Ve hepsinin yanına eşlik eden ekşi mayalı ekmek… O kabuğun sesi hâlâ kulağımda. İç dokusu pamuk gibi. Hiç abartmıyorum, tek başına bile mutlu eder insanı.
Bu masa, öyle süslü püslü değildi ama içten, gerçek ve çok lezzetliydi.
Eski Yer, hem damağa hem gönle hitap eden bir yer. Girne’ye yolunuz düşerse, o yaz akşamını burada geçirin. Pişman olmazsınız.
Bu gönderiye henüz yorum yapılmamış.